DOGMA

Beni doğduğuma pişman edemezsin ‘’beyaz çocuk’’
Ben Harut’la Marut değilim dünyaya geldiğime pişman olayım.
Ben Havva değilim yediğim meyvadan dolayı pişman olayım.
Ruh üflendi cesedime,
Ebem tarafından şaplak atıldı etime,
Adem baba gibi sürüldüm dünya çölüne !!!

Elmada ve Armutta bulunan C vitamini ile ana rahmine düşmüş en şapşal spermden oluşan sen !
Armut ve Elmada bulunan X vitamini ile milyonlarca sperm arasında birinci gelen ben !
X kutsal Alfabede yer almadığı için, beyaz çocuk bunu yok sayar.
Saysada saymasada, bu vitaminle vuku buldu bedenim !!!

İlk okul çocuğunun imza çalışmasıyla beyaz kağıdı karaladığı gibi,
Kara imzalarınızla beyaz sayfamı kararttınız.

‘’Bahtıkara’’ ifadesininde böyle vuku bulduğu gibi,
Benimde isyanım böyle vuku buldu.

Marllboro’nun Malını olmayan ciğerlerine çekip vatanseverlik üfürmek bana SUÇ gibi geliyorsa!
Verdiğin hak, CEZA gibi giriyor.

Mişna’nın şeriatini ciğerlerine çekip İslam şeriati üfüren beyaz efendi !
Dışarıda yiyip vatanına pisleyen efendi !
(Uzak doğuda efendi sahip anlamına gelir, bende Uzakdoğudan yazıyorum)
Şahlanmış bir damarım ben,
Kessen bile o susadığın köpürmüş, kırmızı kanı vermem sana.

‘’Ayı yavrusunu severken öldürürmüş’’
Sen ayı olabilirsin ama ben ayı yavrusu değilim, beni severek öldürmene müsade edeyim,

Beni doğduğuma pişman edemezsin ‘’beyaz çocuk’’
Çünkü ben pişmanlığı aşıp sorguya geçtim.

AŞK



Ben Nemrudun kafasındaki seçilmiş sinek değilim.
Ben Efendisini misafir eden örümcek de değilim.
Ben İsa’yı vaftiz eden Yahya’da değilim
Ben öksüz Âdemin Nuh tarafından kandırılmış çocuğuyum.

Ben şeytana pabucunu ters giydirmiş bir tür
Ben sahibine ödül ya da gazap la tama eden bir hür
Ben dileklerini yıldızın kayışına asan bir budala
Ben gözyaşlarını yanakları ile buluşturamayan bir çöpçatan

Ben A ile Z coğrafyasına sıkışmış bir yerli
Ben İki dünya arasına salınmış bir yabancı
Ben tüm’den gelip tüme varamayan bir mülteci
Ben ruhu bedenine haps edilmiş bir mahpus
Ben bunları sorgulamaya haddi olmayan bir hadsiz.......
GENÇLİĞE HİTABE

Günümüz Klasik Türk genci! Kendini bilmez- ahlaki değerlerini yitirmiş-hak edilmediği kadar havalanmış-aklı iyice karışmış-dengeleri bozulmuş- uyutulmuş ve uyuşturulmuş, beyin, ruh ve fiziken adeta programlanabilen bir robot haline gelmiş-kendini koruma içgüdüsü şaha kalkmış-milattan önce bile söylenen ‘bu devirde kimseye givenmeyeceksin arkadaş’ mantalitesi ile büyümüş-kuruyu yaştan ayirt edemeyecek kadar baskın hale gelmiş-ülkenin sunabildiği iyice kısıtlanmış ekonomik imkanlar ve kaygılarla özgüveni sarsılmış, amiyane tabirle salaklaşmıştır.
Ejderha olma adam ol demekteyim.
SABOTE

Farkında olarak yaşamak istemediğimizi farkında olmadan bize yaşatan bilinç altımızdır.Bilincimiz herhangi bir işi yapmamız gerektiğini söylese de bilinç altımız daha önce yaşadıgımız başarısızlıkları devreye sokarak pozitif enerjimizin negatif enerjiye dönüşmesine sebep oluyor, böylece kendimize olan güvenimiz azalıyor, mesela; denediğim bütün işlerde başarısız oldum diyip, rahatlıkla başarabileceğimiz işte başarısız olmamıza neden oluyor.
Bu başarısızlıklarada kader, talihsizlik yada şanssızlık diyoruz.

Bilinçaltı inançlarımız, bilinçli inançlarımızı olumlu şekilde desteklemedikçe kendimizi sabote etmeye devam ederiz.

Hayatımız, inançlarımızın bir yansımasıdır. Ana rahmine düştüğümüz andan 6 yaşına kadar geçen sürede programlamalarımız bilinçaltına yerleşir. Geçmişe bağlı koşullanmaların sonucuyla çoğunlukla isteklerimizi hayata geçirmeyi, bazı duygu,inanç ve davranışlarımızla engelleriz. Mesela; Aşik oluruz cok severiz ve cok korkarız, ya buda beni bırakırsa, benden bıkarsa, ''İnsan en büyük darbeyi en çok değer verdiği kişiden alırmış''gibi cümlelere inanırız ve pozitif enerjimiz negatife düşer.
Böylece farkında olmadan kendi benliğimizi, kişiliğimizi sabote etmiş oluruz. karşımızdakinin bizi tanıyamamasına sebep oluruz ve zamanla onu kaybederiz.
Çünkü kendimize olan öz güvenimiz azalır,yani bunun tek sebebi bilinç altımızın bizi yanlış yönlendirmesidir.

Eğer yaşamımız sadece bilinçli düşüncelerle şekillenseydi, hayatımızın her alanında başarılı olabilirdik.
ESARET`LİK

Esaretlik; Sadece bedenin esir alınıp kullanılması demek değildir, İnsanların zihinlerinin istedikleri kalıba sokarak yönlendirilerek kulanılması köleleştirmenin ta kendisidir.
YALNIZLIK

İnsanoğlu yalnız kaldığı zaman şikayette bulunur, yalnızım diye ama kime şikayet eder? ilk önce kendine, o kendi diye hitap etiğimiz kişide yalnızlığıdır. Onunla tartışır, yalnızla iken bir sürü şey düşünür yalnızı onu düşündürür, ve dertleşir onunla. yani yalnızlık insanlara verilen bir nimettir.
Bazen de yalnızlığını özler ona ihtiyaç duyar, yalnızı arar, bazen onunla oturup konuşmak ona bir şeyler sormak ister yalnıza ihtiyaç duyar, ondan başka hiç kimseyi istemez yanında çünki yalnız kalmaya ihtiyaç duyduğu zaman ondan başka kimsenin ona yardımı cı olamayacağını bilir, yalnızlık insanın hayattaki en iyi hocasıdır diyebiliriz, yani yalnızlık insana mahsus değildir, insanoğlu yalnız olamaz, yalnız la olur. yalnızlık sadece yüce yaratıcıya mahsustur. İnsan oğlu yalnız kaldığını sanır ama aslında yalnız değildir yalnızı ile beraberdir.